laa

laa

Tuesday 16 October 2018

I.ONLY.FEEL.AT.NIGHT





 Hello,


 I genuinely hate to know “stuff” because there’s no turning back after that. Aren’t YOU afraid of the mess that you’re going to be confronted with or discover!? We’re way past telling lies to each other stages, so buckle up, it’s going to be a bumpy ride. Either you’re in or out...


 So many secrecy, sworn, crossed my heart - hope to die. Yeah. I’ve spent my entile life staying in a purgatory and they still expect me to choose between heaven or hell. Maybe too dramatic metaphors but what the hellven! I’m not here to talk a about existentialism, drugs, love, lust, life, right or wrong etc.. I am here, waving at you, reminding you that you and I exist and if you're reading this right now, you matter. Are you also just passing by? mindin your own business, like me? filling up your precious time and then...


Imagine the bitterness of a heartbreak - losing your loved ones or realizing so many deep stuff all of a sudden that you can't actually digest them at once, not in this parallel you can't. You just have to live with that hormone rushing through your veins.. you know the one which makes you a miserable rat. You pitied others who have mental disorders before, couldn't even empathize with them, not truly -- now you realized that the ones that abnormal misfits are the true pure ones. Remember how they actually split themselves from the reality. D.I.D.s? D.D? D.A??? hmm? Am I also having a mental breakdown? Who knows man. I’ve been here before you know. Still... every time it feels like a new thing but with a Deja Vu undertones— with a back story of an allegedly salem witch. Burning her while she was innocent. Hmm?


Also the music, the waves, the messages, back-masking... Everything is CODED AND FITTED PERFECTLY NOT TO SCARE YOU SO YOU KEEP ON LIVING. It’s too real and getting out of hand. I don’t understand how the hell am I trapped with these mindless supposedly A.I!? Dude. People are NOT REAL HUMAN hence actually egoist fucks this is all an illusion, a perfect one I give you that. The truth is not "how the hell you blend in with them". It’s how the hell would you survive, knowing that you’re this much close to actual illumination. But still you don’t truly want it, even want to try getting it... you don’t want the consequences, you don’t want the pain. And being “the wise” WHY?? so they worship you and butter you up or sugar-coat every poison they feed you? Why to these humans?? 

Go ahead and ask yourselves. Am I a human?? Am I really? Well shit. I might have actually been a human all alone, but these people... they are perfectly programmed. So perfect, that you actually mistake them with humans. why am I trapped here? It’s my test. Perfectly aware of it. But why am I failing and ruining shit up every time? Am I frustrating my creator? (been there, done that. Still turned out to be ok in my own level) If you are a light worker you'll always be one. That why your pain is great and you're surrounded by it and you will be for the rest of your life. Not always. You'll have your happy and causal days of course :)


But It WILL so bad. -- 

It hurts so bad. Mostly at nights. But tonight. It’s different this time. I can feel my face muscles crippling with agony and the pain is too much. They’re trembling with fear. I am alone. Drugs aren’t working anymore, I shouldn’t have had them in the first place. They’re numbing me up and dumbing me down. I still feel pain. With or without meds. I witnessed so many great and so many horrifying, horrendous - blood curdling things in this world. But being aware of my own face muscles (being aware of themselves) making and pulling themselves towards each other while thinking about the things I don’t dare to describe... My shell is living, every inch and cell and she's afraid. I need to comfort her so she wouldn't make a fuss right? well. you know what?


I am grateful. Slow mellow indie music slowly enters through my veins but if it’s going to poison me or heal my internals, the time will tell... I just hate of waiting. I loathe traumas. They’re making me soft. Like trying to crossover a shaky bridge with rotten wooden floor. And it’s fog in front of you. I am afraid. I AM AFRAID. It’s going to be a bumpy ride again. I am still that lost kid.


My brain is a roller coster. And I'm not enjoying this ride. In fact, I hate roller costers, I hate forced adrenaline rushes. It's called ADD, kid! Nope, not this time man, you can't convince me with this shit.


P.S: Racking my brain at it's finest. Congratulations being a soft and a hardcore person at the same time and breaking the 4th wall all over again.

Tuesday 11 September 2018

Geçen sene, tam da bu zamanlarda...


 Adrenali’in dibine vurmuş bunun gerisi yoktur diyip zorunlu inişe geçmiştim. Geçen sene tam da bu zamanlarda. Aklım fikrim hep aynı. Sabit dopamin ve endorfin yüklü düşüncelerim, beynimin gerisinden çığlıklarla gelir beni yoklardı. Hem mutlu edip hem de can yakan. Bu kadar kolay mıydı? Tam da bu zamanlarda hep "Güneşin Çocuğu’nu" düşünür, içten içe yanardım. Oysa ki hissetmemek çok güzeldi. Neden tam da 1 sene sonra yine aynı his tarafından ziyaret ediliyorum. Bir illüzyon. Yanılgı. Yanlış alarm. Düş peşimden... çünkü sen bir ulaksın ve bunlarım hepsi daha önce de oldu. Di mi?



Thursday 16 August 2018

Zamansallık



Sıkıldım artık ne istediğimi bilememekten, oradan oraya savrulmaktan, gerçek sandığım şeylerin tam bir yalan olmasından ve artık inanacak pek bir şey kalmamasından.


Tüm sahteliklerden, dünyevi ne varsa hepsinden, insanların önce maddeye sonra kendilerine tapmasından, hastalardan hastaneden, isimden, mesleğimden, Lokman'dan, Hipokrat'tan ve tıbbin diğer tüm babalarından...


Sıkıldım artık sevmekten, sevilmeyi beklemekten, yanlış kişiyi beklemek ve yanlış kişinin beklemesinden, aşktan, sevgiden, sevgiye dair herşeyden

Sıkıldım artık sıkılmaktan!..



Konuk Yazar: Legal Alien



Friday 15 June 2018

Geceleri.

3 gündür bitmek bilmez acı içindeyim. Gündüzleri neyse de, geceleri... Nereye kaçarım nereye giderim bilinmez. Yavan yüreğimin kaça bölündüğünü artık bilmiyorum. 

 Ey göklerdeki ve heryerdeki beni duyduğunu bildiğim mutlak doğru, sen! Yaratıcım! Yardım et! Şu, her güzel şeyin arifesinde hevesi kursağında kalıp lanetlendiğini düşünen sana ait bu ufak ruha. Dünyada, bu bedene girerek, her kafa karışıklığında kendi etrafında dönüp duran, sonunda: "Eureka!" diyerek daha herşey çok tazeyken nida atmaya başladığında, ayağından onu kaldırıp, çok yaşlı bir söğüt ağacına ters astığın şu ruha! Onu bu acılarla cezalandırma... Çok yoruldum artık, oynamak istemiyorum.

 Lobotomi’nin mantıklı gelmeye başladığı bir kasvetli geceyi daha sessizce geçiriyorum. Düşünmek ve hissetmek bir yana, var olma nedenimi defalarca sorguladığım ve bir sonuca varamadığım bir gece daha bitecek- Ama sen bitmek bilmez sonsuz döngü ile sınama... N’olur!  KORKUYORUM! Beni emin kıl! 

 Bu geceler benim sonum mu olacak? Uyku haram. İzolasyon sonsuz. Bitmek bilmez sonsuz ve acımasız bir irkilme ile gözümü kapatıyorum, ensemde ölümün soğuk ve boş varlığı olduğunu bilerek. Tüylerimi diken diken ediyor... ama ben yine de gözlerimi kapatıyorum... Burun buruna ne zaman geleceğiz senle, keskin sonsuz marazi karanlık? 


Ey, bu bedene beyin, onun içine acı reseptörlerini koyan büyük yaratıcı! N’olur bu son olsun. Böyle acılarla test etme. Bilinçaltımdan koru. Yardım et... 

-G

Monday 26 March 2018

Gizem - Rotten - The Beast herself.




  ?Neler yaptığını bilmiyorum. İyiye mi gidiyorsun kötüye mi? Nasıl bir yalanı yaşıyorsun ve nasıl yalan-ception haline geldi onlar? Burda kaç kişiyiz? Kime bu düşmanlık? Nefes alırken neden hırıltılar çıkartıyorsun ve neden bunları sadece kafanda duyuyorsun? sürekli aynı maskeyi takmaktan bıkmadın mı? Kime karşı savunuyorsun kendini? Bugün az kalsın çenen açılacaktı. İşte o zaman  vururdum seni. (Tabi bu açılmamış haliyse... ) hadi hepimiz mutlu taklidi yapalım çünkü yaşadığımızı zannettiğimiz o buruşuk sıfatlı anılaştırdığımız zamanları güzel geçirmek zorundayız.

G: YALNIZ KALMAK İSTİYORUM, SUS ARTIK! YA-PA-MI-YO-RUM!!! ANLADIN MI??? ÇOK KONUŞUYORSUN. Seni kafese kapatalı yıllar oldu okyanusun derinliklerine de gönderdim fakat Zeus'un emriyle, Poseidon sağolsun alıp çıkardı. Ama Zeus yanıldı. O canavarı çıkarmamak lazımdı. Çok tehlikeli ve korkunç. Tam 8 tane kuyruğu ve kırmızı kanatları var arada bir uçuyor ama arada bir. Uçarken çıkardığı sesleri duymak bile istemezsin. Şahmeran ve Griffin yanında halt etmiş... Ya da Phoenix... ya da ... neyse. Hiç dokunmamak lazımdı sana. Çığlıklarını çok uzaklardan da hep duyardım ama gelip sana o anahtarı vermeye cesaret edemedim. Korkutuyorsun. Kırıyorsun ve bununla besleniyorsun. Canisin. Siyah ve korkunç. Alevlerin içinden geliyorsun. Çığlıkların o kadar ürkünç ki rüyalarıma giriyor, kulaklarımı sağır ediyor. Karabasan gibi çöküyor üzerime. Sonra sızdığım bir zaman uykumdan uyanıp saatin 3:46 olduğunu görüyorum... NAPTIN SEN! uyumamalıydın... Sen, o canavarsın. Şimdi anlıyorum. Benim gitmeye cesaret edemediğim yerlere gitmişsin...



   Çok geç... boyun eğdin artık. O senin efendin ve sen sesini çıkarmadan itaat edeceksin. 

Rotten'ın sesi yankılanır; ...

''KÜLLERİNDEN DOĞ. UNUTMA! SENİ BEN KURTARDIM.''





R: ''AAAAAAaaaaaaaAaaaAa!!!!!! UYAN ARTIK!!!! 3 kişi mi olduk? Seni son nefesime kadar koruyacağım fakat kendi elinle kendini zora sokuyorsun ve kısır döngüye takılıp kalıyorsun. Multiverse meraklısı kendi gerçeğinden habersiz kırılgan ölümlüsün sonuçta. Gri. Benim Kırmızı olduğum kadar gri.''

B: ''Eaaaah!!! Neler saçmalıyorsun sen!? Dinleme onu! Benim siyahımın asaleti'nin yanına bile yaklaşamaz. Kendine neden kırmızı dediğini biliyor musun? çünkü o saf beyaz olamaz. Baş kaldırdı. Sorguladı ve tıpkı benim gibi yukarıdan kovuldu. Tek farkımız, o tam bir aptal, cicili bicili gümüş zırhı ve Excalibur'dan bozma kılıcıyla savaşmaya niyetliymiş... Seni benden koruyacakmış... hahahah. güldürmeyin beni. Sen seçimini yaptın!''


Tanrı hepimizin yardımcısı olsun...






The Chronicles of Rotten Cherry: The Beginning      







Tuesday 27 February 2018

Hatırlıyor musun?



         Jamie'ye;
   

       ''Aynı paralellikte olmadığımız'ı fark edince biraz durdum. Üzüldüm. Ağladım. Vesaire... Sonra sabah kalktım. Hiç birşey olmamış gibi yüzümü yıkayıp, müziği sonuna kadar açtım. Ve neye karar verdim biliyor musun? Bu kadar sevgisizlik, yüzeysellik ve samimiyetsizliğin arkasından belki de böyle olması gerekiyordu...


        Kimi suçlayabilirsin ki? Bu hikayede suçlu kişi de yok. Ya da kahraman. Sadece aynı yerlerde büyümüş fakat farklı kafada olan insanlar... ''


        Bu 'acaba'lar olmadan ne yapardık değil mi? Her hareketimizi hesaplayarak ve yarını düşünürken kendimizi heba edip şuan'da olamamak... Mindfulness olmadan... Neden yapıyorduk bunu?


        Hey! bana o koca mavi gözlerinle bakma... üzülüyorum. Ben senden bu paralellikte vaz geçtim. Sen'se... eh... sen de bilmiyorsun... Ama başlamayan şey biter mi ki canım? Ben seni sevdim Jamie. Hala seviyorum. Ama artık vaz geçtim ve gerisi önemli değil. Bunun üzerine düşünmek ya da herhangi bir eylemde bulunmayacağım.


        Bu sana değer vermediğimi göstermez... Sadece... diyorum ya. ''Ah!''...  Çok nefes almışım yine... ama bir türlü yetmiyor gibi. Nefes verirken yavaşca etrafım dönüyor ve yavaş yavaş karanlığa teslim ol u yo r u

Wednesday 31 January 2018

Deadly After Midnight Thoughts





    Your heart's so young and naive. 28 years young. My love; so pure and true... You look ghastly...
I would preach for the end of the world for you if I could. To save you truly from the purgatory and this never ending thunder storms.. But you like them anyway... Don't you?... Can't you see? Your heart's so beautiful. Impossible to describe with pins and needles or shimmery stardusts. Unspeakable even. Close your eyes. You'd see... You'd see in a heart beat... with  a heart beat. Stop that hellish smiling, it's contagious and unearthly...


   Confusions, simplicity, oblivion, darkness and vibrant colours all together... Where are we going from here?... You've been looking through a glass sphere to find me... I've been here all of your life, right beside you... Alone, lonely, patient... No. Hush your beak and listen to me... follow my way. Don't be a fool. You're fragile, vulnerable, lost and beautiful. Since when you became so beautiful? I can hear our demons singing and whispering ghoulish, morbid, grisly, blood-curdling that fearful acapella verse. All in once in chorus, then a guitar comes in deep down from it's grave with a haunting and hair-raising background melody for their verse... Listen... 


   I don't know where we are... we're both hopeless. Bury your head into my chest. Close those  windows with the fake imagery... Do you really need them? Let us both derail into minacious darkness... shall we, my beautiful moon-child?




-- Meet me at the end of the grimm's door with the red curtains on.



Wednesday 24 January 2018

Cupid, Konuşmamız lazım...♆ Poseidon'a Aşık Oldum...




   ''Bu sondu.'' diyip kapatmıştık konuyu hatırladın mı sevgili Psyche... ?




 Ufalıp yok oldun mu iyice? Artık 0101010000011'lerin sorunu olsun istiyorum. Sorun mu? ne sorunu? Sorun olan ne söyleyeyim. Bu yazının aslında yazılacak olan mektubun öncüsü olması. Hani iki kelimeyi bir araya getiremiyorum ya...

 Sevgili Cupid, ne haltlar karıştırıyorsun bebeğim? bana garezin mi var anlamıyorum? azıcık hiciv de kattık mı oh mis tadından yenmez di mi? Beni dinler misin?... Beni sevip sevmemen umrumda bile değil... ya da bunları okuduktan sonra kendini dünyanın efendisi gibi hissedecek olman... Karşılık beklemek de aslında umrumda değil, ben idealarımdaki platonik Mamoru ile de mutlu olur muşum... Öyle değil mi? İşte... Değil. Senin olmak istiyorum. Bencilliğin dibine vurup, varsın yansın herşey üzülmekten bıktım artık demek istiyorum... Senin olmak, seninle olmak. mutlu olmak... Disney kafasında yaşamak istiyorum... Herşeyin naif, saf ve ütopik marshmallow tarlalarından geçerken sana çarpmak... LSD kafası yani... :) 


 Dinle beni... beynimin heryere sıçrayıp seni aramaya ve bulmaya çalışması. Anlam verebiliyor musun buna? ... Sensiz olmak istememesi... bunu nasıl beceriyorsun? elimde olsa; ''Ayıp değil mi? Ne hakla bana böyle hissettirirsin?'' demek isterdim... Ben bir çok şeyi açık sözlülükle söylemek isterdim... Bazen dilimin tutulmamasını, gözlerine bakınca durup kalmayayım isterdim... Alakasızız... İronik ve büyülü olan da bu değil mi? Sen gündüzsün ve ben geceyim ama senin için de güneş benken ay da sensin. Öyle değil mi, canım? Senin güneşin olup içini ısıtıp şu ölümlü halimle bütün bunların sonsuza kadar sonsuzluğun ucunda son bulmasını diliyorum. Bu düşünmekten yorulmuş başımı, tüm alçak gönüllülüğümle senin başında bulunduğun, giyotine doğru eğip ipi bırakmanı istiyorum. Seninle parçalanıp yok olmak... 







Belki de oknanusun dibine, sen ulu Poseidon ile olabilmek için.. 
titreyen dizlerimi kesmesi ve balık kuyruğuna dönüştürmesi için 
Zeus'a yalvarmak. 


 Şu zavallı ölümlülün haline acıması için. Senin Siren'in,
 Nymph'in... 
hayır... 
Amphitrite'n olmak...
Hikayenin sonunda da ikimizi takım yıldızına dönüştürmesi için 
Zeus’a dua etmek.
"Zavallı ölümlü...
Sevmekten bitap düşmüşsün, kendini yakıyorsun.
 Seni ben bile kurtaramam artık.'' 
dedirttirebilmek.



Bu evrende ve bu paralellik'te... Multiverse'lerin bu versiyonunda senin olmak istiyorum... Seninle ölmek, seninle yaşamak istiyorum... Gerisi çok da önemli değil...